Kuzey Kıbrıs’ta görülmeye değer o kadar çok şey var ki, bunu kısa bir tatile sığdırmak çok zor. Bu nedenle, size tam 5 güne sığacak şekilde bir öneri derledik. En özel yerleri nasıl gezeceğinizi ve ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini detaylı bir şekilde bulabileceğiniz rehberimizle size yardımcı oluyoruz. Biraz daha özel bir plan arıyorsanız, aileler, gençler, çiftler ve emekli tatilciler için en iyi on listeyi sunan “Size NCY” özelliğine de göz atın.
Hz. Ömer Türbesi
Bu türbe, sadece Hz. Ömer’in değil aynı zamanda 6 savaşçı ve Kutsal Adamın ebediyen yattığı yerdir. Türbenin tarihi 7. Yüzyıldaki Arap saldırılarına ...
Bu türbe, sadece Hz. Ömer’in değil aynı zamanda 6 savaşçı ve Kutsal Adamın ebediyen yattığı yerdir. Türbenin tarihi 7. Yüzyıldaki Arap saldırılarına dayanmaktadır ve bu tarihten önce bu yer neredeyse bir yerel pagan tapınağıydı.
Osmanlı zamanında bu göz alıcı kıyıya küçük bir camii ve Mozole inşa edilmiştir ve naaşlar topraktan çıkarılıp tekrar defnedilmiştir.
Klasik Kıbrıs modasına göre, türbelerin çevresindeki manastırlarda büyüyen tekke ve dervişler, 1974 yılından önce hem Ortodoks hem Müslüman topluluklar tarafından çok hürmet görmekteydi.
Bu türbe, 1950li yıllarda yenilenmiştir ve günümüzde bu türbenin içerisinde büyüleyici kilimler ve halılar bulabilirsiniz.
Bellapais Manastırı
Güzel Bellapais köyü ve görkemli manastırı, Girne’nin güneyinde yükselen Beşparmak Dağları’nın eteğinde konumlanmıştır.
Bu köy, sessiz patikalarının ve beyaz badanalı...
Güzel Bellapais köyü ve görkemli manastırı, Girne’nin güneyinde yükselen Beşparmak Dağları’nın eteğinde konumlanmıştır.
Bu köy, sessiz patikalarının ve beyaz badanalı evlerinin arasında yaşayan şanslı sakinlerin hiç mi hiç hoşlanmadığı modern zamanların tüm koşuşturmacasından bir an olsun kaçabilme olanağıyla huzurun ta kendisi olarak nitelendirilebilir. Tam manasıyla, Bellapais ismi “güzel yer” anlamına gelen Fransızca “belle paix” ifadesinden gelmektedir.
Manastıra özgü Gotik mimarisinin önde gelen bir örneği olan Bellapais Manastırı, yüksekte dağ tarafına yüzünü dönmüş halde oturmaktadır. İhtişamı oldukça uzaktan görülebilirken, meydanından güzel Kuzey Kıbrıs manzarasına, Girne ve Akdeniz’e doğru bakıldığında görüntü tam tabiriyle nefes kesicidir.
Girne Kalesi
Kaleyle ilgili bilinen ilk tarihi olay, 1911 yılında Kral Richard’ın 3. Haçlı Seferleri’ne giderken, birden ortaya çıkıp kendi imparatorluğunu ilan eden vali Isaac Comnenus’u yenerek...
Kaleyle ilgili bilinen ilk tarihi olay, 1911 yılında Kral Richard’ın 3. Haçlı Seferleri’ne giderken, birden ortaya çıkıp kendi imparatorluğunu ilan eden vali Isaac Comnenus’u yenerek kaleyi ele geçirmesidir.
Bizans dönemine ait duvarlarla bağlantılı dört kule yapısı daha sonra tekrar güçlendirilmiştir ve Lüzinyanlılar tarafından genişletilmiştir ancak kale 1489 yılında Venediklilerin eline geçmesinin ardından genel hatlarıyla bugünkü biçimine kavuşmuştur.
Venedikliler, hızla topraklarını genişleten Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı işgal etmesinden endişe etmekteydi. Osmanlıların ana karası birkaç kilometre ötedeyken ve ülkenin kuvvetleri her geçen yıl gücüne güç katarken, Venedikliler Kıbrıs sınırlarını güçlendirmeye başladılar.
Girne Kalesi, şehrin ünlü limanının girişinde bulunmaktadır ve iskeleye haşmetli bir koruyucu gibi konumlanmıştır. Gezmeye değer bu kale, oldukça iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir ve halk ziyaretine açıktır.
Büyük dikdörtgen yapısıyla kalenin içerisinde bir sarnıç, zindan, kilise ve iki küçük müze bulunmaktadır ve limanı gören kale duvarları boyunca yürümenin keyfine varılmalıdır.
Girne Kalesi, Girne’nin tarihine büyüleyici bir bakış sağlamanın yanı sıra, denizcilik tarihinin en önemli ve iyi korunan parçalarının sergilendiği Batık Gemi Müzesine de ev sahipliği yapmaktadır.
Kaleden çıktıktan sonra tarihi Girne Limanında öğle yemeğinizi yerken zamanda yolculuk yapacaksınız.
Karaoğlanoğlu Şehitliği
Karaoğlanoğlu Şehitliği, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit düşen askerlerin anısına inşa edilmiştir ve şehitlik adını Harekatın ilk saatlerinde...
Karaoğlanoğlu Şehitliği, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda şehit düşen askerlerin anısına inşa edilmiştir ve şehitlik adını Harekatın ilk saatlerinde hayatını kaybeden ilk subaylardan biri olan Alay Komutanı Kıdemli Albay İbrahim Karaoğlanoğlu’ndan almıştır.
Çatışma hikayesi burada kelimelerle ve resimlerle gerçek bir sunum olarak temsil edilmektedir ve hem İngilizce hem Türkçe versiyonları bulunmaktadır. Türk ordusunda vatani görevini ifa eden İngilizce bilen bir er ise şehitlik gezileri sırasında ziyaretçilere farklı kısımlarda rehberlik etmek üzere hazır bulunmaktadır.
Ziyaretçileri karşılayan girişteki iki devasa sütun Türkiye’ye açılan kapıları temsil etmektedir. Ayrıca, harekât sırasında şehit olanların mezar taşlarının bulunduğu küçük bir kabristan yer almaktadır. Bu kişilerin arasında harekatta hayatını kaybeden en kıdemli subay olan Albay İbrahim Karaoğlanoğlu da bulunmaktadır, ayrıca anısını yaşatmak amacıyla kendisinin ismi yakınlardaki bir köye verilmiştir.
Karmi Köyü
Karaman olarak da bilinen bu köy, yerleşik bulunan Kıbrıs Rumları tarafından 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında terkedilmi...
Karaman olarak da bilinen bu köy, yerleşik bulunan Kıbrıs Rumları tarafından 1974 yılında gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında terkedilmiştir ve köyde bulunan evler sahipsiz kalınca neredeyse hayalet bir şehre benzemiştir.
1979 yılında Bakanlar Kurulu, bu küçük ama büyüleyici manzaralı köyü tekrar canlandırmak ve yerleşim turizmini geliştirmek için bir yenileme projesi hayata geçirmeye karar vermiştir.
Köyün atmosferini bozmamak için ahşap çatı kirişleri, tavan için kullanılan hasırlar, çatı yerleştirmelerine yönelik kısıtlamalar gibi tüm geleneksel dokular modern konaklama yerlerinde canlı tutularak ihtiyaçlar karşılanırken köyün kendine özgü özelliklerinin olduğu gibi korunmasına büyük hassasiyet gösterilmiştir ve her bir evin girişinde kendine ait ismi bile yazmaktadır.
İncirli Mağarası
İncirli mağarası büyüleyici özellikteki sarkıt ve dikitler koleksiyonundan oluşur. Aşınmış bir patika yolun gizlediği girişi, yakınındaki sembolik incir ağacı olmasa görül...
İncirli mağarası büyüleyici özellikteki sarkıt ve dikitler koleksiyonundan oluşur. Aşınmış bir patika yolun gizlediği girişi, yakınındaki sembolik incir ağacı olmasa görülmeyecek kadar küçüktür.
Küçük girişten sonra iki basamakla mağaranın en geniş ve en uzun bölümüne geçilir. Kıbrıs’taki hatta Türkiye’deki gelişmiş alçı taşı topoğrafisine sahip tek mağaradır.
6,5 milyon yıllık mağara içeresinde ziyaretçiler, kaba sarkıt ve düz dikit beyaz minerallerden oluşmuş eşi benzeri bulunmayan karnı baharı andıran şekilde büyüme gösteren bu doğal harikaları görebilirler. Ziyaretçiler için de çok iyi aydınlatılmış bu yerde ayrıca yerden tavana yükselen geniş sütunlar ve kumtaşı kayalıklar da mağaraya ayrı bir güzellik katmaktadır.
Mağara doğu batıya doğru 250 metre uzanmasına rağmen sadece 70 metresi ziyaretçilere açıktır. Eni ve yüksekliği ayın evrelerine göre bazı bölümlerinde 5 ile 10 metre genişliğinde, bazı yerlerinde ise 4 ile 7 metre yüksekliğinde değişiklik göstermektedir.
Ziyaretçilere açık olan bölümün daralan kısımları keskin dönüşler, dar koridorlar, karanlık kuytu ve yukarı doğru giden kayadan oluşan kavislerle giderek adeta bir labirent içi turu andırır.
Minyatür Kıbrıs Müzesi
Minia Kıbrıs Açık Hava Müzesi, bin yıllık eski bir müze olan Panayia Pergaminiotissa’ya ait olan bir alana inşa edilmiştir.
25 farklı Kıbrıs eserinin minyatür versiyonları b...
Minia Kıbrıs Açık Hava Müzesi, bin yıllık eski bir müze olan Panayia Pergaminiotissa’ya ait olan bir alana inşa edilmiştir.
25 farklı Kıbrıs eserinin minyatür versiyonları burada sergilenmektedir, Girne Kalesi, Lefkoşa’daki Selimiye Camii ve Apostolos Andreas Manastırı bu kilise bahçelerinde sergilenmektedir ve gelecekte daha fazla minyatür yapılması planlanmaktadır.
Nefis yerel lezzetler ve atıştırmalıklar sunan alandaki kafede dinlenmek için durmak harika bir deneyim sunmaktadır, bu sebeple özellikle çocuklu aileler için ziyaret edilmesi gereken bir yerdir.
İskele
Karpaz Yarımadasına giderken, mis gibi deniz havasını içinize çekmek için yolda bir durmaya değecektir. Balıkçı kasabası Boğaz, limanda sıralanmış harika balık restoranları ile in...
Karpaz Yarımadasına giderken, mis gibi deniz havasını içinize çekmek için yolda bir durmaya değecektir. Balıkçı kasabası Boğaz, limanda sıralanmış harika balık restoranları ile insanda bakınca dikkate değer bir zevk uyandırmaktadır. Karpaz’a gitmeden önce hem güzel bir dinlenme durağı hem de taze balık yemeniz için huzurlu bir mekan olacaktır.
Kıbrıs'ın ünlü Eşşeği
Afrika yaban eşeği soyundan gelen Kıbrıs eşeği, M.Ö 4000 yılında evcilleştirilmiştir.
Geleneksel olarak eşekler Karpaz bölgesinde tarım alanında ağaçları...
Afrika yaban eşeği soyundan gelen Kıbrıs eşeği, M.Ö 4000 yılında evcilleştirilmiştir.
Geleneksel olarak eşekler Karpaz bölgesinde tarım alanında ağaçları ve tahılları tarladan değirmene taşımada önemli rol oynamıştır.
Yıllar boyunca her ev mutlaka attan daha fazla yük taşıyabilen ve ayakları yere daha sağlam basan bir veya iki eşeğe sahipti. Ancak 1970’lerde eşeklerin yerini traktör ve kamyonlar almaya başladı ve bu çok orijinal hayvanlar yavaş yavaş kendi kaderlerine terkedildiler.
Ödüllü Altın Kumsal
Bir uçtan bir uca seksen kilometre olan bu yarımada Akdeniz’in masmavi rengi ve yeşilin buluştuğu, sakinliği bozulmamış tek yeridir.
Diğer yerlere göre daha az...
Bir uçtan bir uca seksen kilometre olan bu yarımada Akdeniz’in masmavi rengi ve yeşilin buluştuğu, sakinliği bozulmamış tek yeridir.
Diğer yerlere göre daha az kişinin yaşadığı ve ıssız altın renkli kumsallarıyla zengin Karpaz’taki yaşam benzersiz. Hala eski çağlardan kalma atların çektiği araçlarla ekin süren çiftçilerin neşeyle işlerine gittiği, adada bolca bulunan eşeklerin özgürce koşturduğu bakir bir bölgedir.
Mevlevi Tekkesi
Bilindiği üzere, Tasavvuf veya Sufizm diyince akla modern Türkiye’nin Konya kenti akla gelmektedir. Mevlevi Dergahı ise 13’üncü asırda yaşayan Sufi şair, mistik ve ...
Bilindiği üzere, Tasavvuf veya Sufizm diyince akla modern Türkiye’nin Konya kenti akla gelmektedir. Mevlevi Dergahı ise 13’üncü asırda yaşayan Sufi şair, mistik ve İslami din bilim adamı, daha çok Mevlana olarak tanınan Celaleddin Rumi tarafından kurulmuştur.
Şiirlerinde ifade ettiği ve Mevlevi Dergahına vasiyet ettiği mistik felsefe, Konya’dan Doğu’ya doğru, Hindistan’a kadar ve daha sonra da tüm Müslüman dünyasına yayılmıştır. Öğretisi özellikle kişinin dünyevi varlığından sıyrılıp, Tanrı’ya ve kutsal sevgiye çekilmesi ve sonsuz ölüme dönmesini vurgular.
Şimdiki mevcut yapı veya “Mevlevihane” 1593 ve 1607 yıllarında inşa edilen Arap Ahmet Paşa ve Ferhad Paşa Tekkelerinin genişletilmiş devamıdır. Mevlevi Tekkesi, Emine Hatun adlı kişinin bağışladığı arazinin üzerine 17’nci yüzyılda inşa edilmiştir.
Derviş Paşa Konağı
Bembeyaz duvarları, sade sarı taş kemerleri, pişmiş toprak çatısı, mavi tahta oyması konağın özgünlükleri arasındadır. İki kat üzerine inşa edi...
Bembeyaz duvarları, sade sarı taş kemerleri, pişmiş toprak çatısı, mavi tahta oyması konağın özgünlükleri arasındadır. İki kat üzerine inşa edilmiştir. İlk kat taştan, ikincisi ise çamur briketten yapılmıştır. Konağın sokağa taşan ve binaya sonradan eklenen ana odası ise farklı olup Bağdadi olarak bilinen mimari stilde yapılmamıştır. Burası ağaçtan yapılma taş dolgu ve saçakları sergileyen çatıya sahiptir.
Konutta ayrıca, geleneksel ve süslemek için kullanılan eşyalar Kıbrıs’ın günlük yaşantısına ışık tutmaktadır. Gelin odası, yemek salonu ve oturma odası ise zamanın ev hali merasimlerini göstermektedir. Ana oda, tahta oymalarla süslü tavandaki 1869 tarihini taşımaktadır.
Binadaki geniş iç avlu bir zamanlar ev halkının özel istirahat ve eğlencesi amacıyla kullanılmıştır. Konağın sakinleri üst katta yaşarken, giriş katı konağın çalışanları ve depo için ayrılmıştır.
Büyük Han
Kare şeklinde, iki katında toplam 68 oda bulunan hanın, birinci katındaki odalar avluya açılarak atların ahırı, depo alanları ve ticaretçilerin işlerini yürüttükleri dükkanlar olara...
Kare şeklinde, iki katında toplam 68 oda bulunan hanın, birinci katındaki odalar avluya açılarak atların ahırı, depo alanları ve ticaretçilerin işlerini yürüttükleri dükkanlar olarak işlev görürken üst kattaki odalar konaklama amaçlı kullanılmıştır.
Birinci kattaki odaların düşük kemerli kapıları, kemerli camları ve bir şöminesi bulunmaktadır.Hanın camları hem zengin tüccarları kolay lokma olarak gören hırsızları kısmen caydırmak amacıyla hem de o dönemde cam çok pahalı olduğu için oldukça yüksekti.
İç avlunu ortasında, diğer yapılardan taşlarla inşa edilen ve bir şadırvan üzerine 6 sütunla inşa edilen mescit bulunmaktadır. Mescidin güneybatısında bir türbe bulunmaktadır ve bu türbenin mescidde dua eden yüksek düzey bir yöneticiye ait olduğu düşünülmektedir. İki girişi bulunan Han’ın tasarımı oldukça benzersizdir ve sadece Türkiye’deki iki diğer han yapısına benzemektedir.
Hanı ziyaret etmişken buradaki restoranlarda Kıbrıs lezzetlerini tadabilirsiniz.
Selimiye Camii
Kaynaklara göre, Lefkoşa’daki tarihte en uzun geçmişe sahip olan “bu tarihi binanın İslamiyet’in doğuşu ve Osmanlı Döneminin sonları arasında geçen bin yıl süresince Doğu Akde...
Kaynaklara göre, Lefkoşa’daki tarihte en uzun geçmişe sahip olan “bu tarihi binanın İslamiyet’in doğuşu ve Osmanlı Döneminin sonları arasında geçen bin yıl süresince Doğu Akdeniz’de inşa edilen en büyük kilise olduğu” iddia edilmektedir.
Katedralin ismi, Yunancada “Kutsal Akıl” anlamına gelen Ayasofya’dan gelmektedir. Katedralin Kutsal Akla adanması, aynı yerde bulunan Bizans katedralinden kalmıştır.
Katedralin inşasının ne zaman başladığı bilinmemektedir, eskiden orada boy gösteren Yunan katedralinin yerine aşama aşama inşa edilmiş veya hemen yanına dikilmiş olabilir. Temelinde bulunan bir taşın geçmişi 1209 yılına, yani Lüzinyanlı Kral I. Henry’nin hükümdarlık zamanına dayanmaktadır ve katedralin inşa süresi 100 yılı geçmiştir. Ancak 13. Yüzyılın sonlarında yan duvarlar ve orta gövdenin bir kısmı tamamlanmıştır.
Bedesten
Bu yapı, bin yıldan uzun süren karmaşık bir tarihe sahiptir. Aslında 6. yüzyılda bir kilise olarak inşa edilen bina, 12. ve 16. yüzyıllar arasında genişletilmiş ve yeniden inşa edilm...
Bu yapı, bin yıldan uzun süren karmaşık bir tarihe sahiptir. Aslında 6. yüzyılda bir kilise olarak inşa edilen bina, 12. ve 16. yüzyıllar arasında genişletilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde ise kapalı bir pazara dönüştürülmüştür.
Bedesten’in erken tarihi, arkeolojik olarak mevcut binanın içinde parçaları korunan Bizans bazilikasıyla belgelenmiştir. Genişletildiğinde, Lüzinyanlılar tarafından Gotik mimari eklemeleri yapılmıştır ve Venedikliler tarafından da değişiklikler yapıldıktan sonra yönetimi Yunan Ortadoks kilisesine geçmiş ve katedral olarak kullanılmıştır.
Osmanlıların kontrolündeyken, İngilizlerin kontrolüne geçene kadar geçen zamanda Bedesten, Lefkoşa’daki en yoğun ve en önemli pazar yeriydi ve zamanla tekstil ürünleri de dahil olmak üzere neredeyse tüm ürünlerin satıldığı bir pazar haline gelmiştir.
Salamis Antik Kenti
Salamis’in, Tunç Çağı’nın sonlarında MÖ 1100’lere kadar Kıbrıs’ın başkenti olduğuna inanılmaktaydı.
Gazimağusa’nın kuzeyindeki adanın doğu tara...
Salamis’in, Tunç Çağı’nın sonlarında MÖ 1100’lere kadar Kıbrıs’ın başkenti olduğuna inanılmaktaydı.
Gazimağusa’nın kuzeyindeki adanın doğu tarafında bulunan bu büyük şehre, tarihi boyunca sırasıyla Asurlular, Mısırlılar, Persler ve Romalılar da dahil olmak üzere birçok baskın grup tarafından yönetilmiş ve ayakta kalmayı başarmıştır. Ancak sonunda doğaya yenik düşmüştür.
Bugün bu alan, Kuzey Kıbrıs kıyıları ve iç kısımları boyunca uzanan bir kilometrekarelik bir alan üzerinde konumlanmıştır ve gizlenmiştir.
St. Barnabas Manastırı & İkon Müzesi
Yıllar boyunca Kıbrıs, Müslüman’dan Hıristiyan ve Pagan’a kadar farklı dini inançlara sahip çeşitli hükümdarlara ev sahipliği yapmıştır. Kült...
Yıllar boyunca Kıbrıs, Müslüman’dan Hıristiyan ve Pagan’a kadar farklı dini inançlara sahip çeşitli hükümdarlara ev sahipliği yapmıştır. Kültürler iç içe geçerek adayı kiliselerin ve camilerin yan yana bulunduğu dinlerin harman olduğu bir hale büründürmüştür.
St. Barnabas Manastırı ve İkon Müzesi, Tuzla köyü ile Salamis harabeleri arasında bulunan Kraliyet Mezarlarına yakın bir yerde konumlanmıştır. Bu alanda, tarihi MS. 7. yüzyıla dayanan ve günümüzde büyüleyici Kıbrıs eserlerinden oluşan bir koleksiyonun sergilendiği bir müze olarak kullanılan bir kilise, arkeolojik eserlerin bulunduğu bir manastır ve azizin mezarına ev sahipliği yapan bir şapel bulunmaktadır.
Lala Mustafa Paşa Camii
Camiye dönüştürülen katedralin ana girişi batı ucundadır ve şehir merkezinde bulunan büyük anıtın olduğu ünlü Namık Kemal meydanının doğu tara...
Camiye dönüştürülen katedralin ana girişi batı ucundadır ve şehir merkezinde bulunan büyük anıtın olduğu ünlü Namık Kemal meydanının doğu tarafında yer almaktadır.
Bal rengi taştan yapılmış katedralin ön cephesi, Gazimağusa’nın dar sokaklarından çıktığı için etkileyici bir manzara oluşturmaktadır. Batı cephesinde merkezi diğerlerinden daha geniş olan üç sığ verandası bulunmaktadır.
Her birinin üstünde bulunan sütun tabanının büyük olasılıkla Paris’te bulunan Notre Dame kilisesinde olduğu gibi İncil Azizlerinin taş heykelleri için yapılmış olduğu varsayılmaktadır. Bu dini mimari tarzı ‘Dekoratif Dönem’ olarak bilinmekteydi.
Tarihi Cümbez Ağacı
Kültür Dairesi Ulusal Miraslar Listesine kayıtlıdır ve Mağusa Orman Dairesi tarafından korunmaktadır.
Yolunuz Mağusa’ya düşerse adada yaşayan en yaşlı canl...
Kültür Dairesi Ulusal Miraslar Listesine kayıtlıdır ve Mağusa Orman Dairesi tarafından korunmaktadır.
Yolunuz Mağusa’ya düşerse adada yaşayan en yaşlı canlı ile selfie çekip, bizi de sosyal medyada etiketlemeyi unutmayın!
Sağlığına düşkün ziyaretçilerin ise bu anıtsal ağacı kucaklamalarını tavsiye ederiz. Ağaçları kucaklamak vücuttaki oksitosin hormonunu yükselttiği gibi, daha sakin olmamızı, hissi olarak daha kaynaşmamızı ve genel anlamda daha mutlu olmamızı sağlar. Cümbez ağacı ayrıca vücudumuzdaki olumsuz enerjiyi çekerek, olumlu enerjiye çevirmesiyle de bilinmektedir.
Cümbez’in verdiği bereketiyle tatilinizin devamı daha da rahat geçeceğinden emin olabilirsiniz.
Namık Kemal Zindanı
Türk edebiyatının Shakespeare’i olarak bilinen Kemal, hayatının 38 ayını 1873-1876 yılları arasında bu binada geçirmiştir.
Potansiyel bir devrimci ve tehdit ...
Türk edebiyatının Shakespeare’i olarak bilinen Kemal, hayatının 38 ayını 1873-1876 yılları arasında bu binada geçirmiştir.
Potansiyel bir devrimci ve tehdit olarak görülen Kemal, 9 Nisan 1873’te İstanbul’daki Gedik Paşa Tiyatrosu’nda, Silistre Kuşatması merkezli bir drama olan ‘Vatan yahut Silistre’ adlı oyununun ilk gösteriminden kısa bir süre sonra Sultan Abdülaziz tarafından sürgüne gönderilmiştir. Oyun, milliyetçilik ve liberalizmi teşvik ettiği için Osmanlı hükümeti tarafından tehlikeli kabul edilmiştir.
Kemal’in sürgün edildiği binanın bulunduğu yer aslında Venedik Palazzo del Proveditore’nin bir parçasıydı ancak şu anda bulunduğu kodes, Osmanlı döneminde yıkık sarayın bir köşesinde inşa edilmiştir.
Othello Kalesi
Othello Kulesi’nin çevresindeki derin hendekler sayesinde kuleye saldırmak neredeyse imkansız olduğu için “geçilmez kale” olarak bilinmekteydi. Shakespeare’in 1603’te trajed...
Othello Kulesi’nin çevresindeki derin hendekler sayesinde kuleye saldırmak neredeyse imkansız olduğu için “geçilmez kale” olarak bilinmekteydi. Shakespeare’in 1603’te trajedi türünde yazdığı Othello oyunu, Kıbrıs liman şehrinde can bulmuştur ve büyük oyun yazarının eserin ismini bu ünlü kaleden adını aldığına inanılmaktadır.
Bu kale 2014 yılında restorasyona girmiştir ve 3 Temmuz 2015 tarihinde yeniden açılmıştır. Muhteşem mimarisinin yanı sıra, kentin üzerindeki kulenin tepesinden, Lala Mustafa Paşa Camii’nin merkeze hakim olduğu güzel manzarası oldukça büyüleyicidir.
Yapının içindeki Venedik ve Lüzinyanlı mimarisinin karışımı, ziyarete gelip görmeye değerdir ve her taşın bu antik kalede farklı bir hikayesi bulunmaktadır ve Gazimağusa’da gezerken her birini görmeye zorunda hissedeceksiniz.
Şanslıysanız, avluda veya tonozlu salonda sergilenen bir etkinlik veya performans sanatına denk gelebilirsiniz bu sebeple Kuzey Kıbrıs etkinlik takvimini takip etmenizde yarar vardır.
Deniz Kapısı
Efsaneye göre bu aslanın ağzını sadece bir vesileyle açacağı söylenir – her kim bu nadir durumu gerçekleştirmeye çabalar ve elini içeri sokmaya cesaret ederse, çok cömert bir...
Efsaneye göre bu aslanın ağzını sadece bir vesileyle açacağı söylenir – her kim bu nadir durumu gerçekleştirmeye çabalar ve elini içeri sokmaya cesaret ederse, çok cömert bir servetin varisi olacağına inanılmaktadır. Belki de Osmanlı Kuşatması sırasında Othello Kalesi’nin altındaki Venedikli tüccarlar tarafından gizlenmiş ve mühürlenmiş hazinelerin var olabileceği söylentileri dolaşmaktadır. Bugüne kadar hiç kimse aslanın ne ağzını açtığına ne de birinin elini ısırdığına tanıklık edebilmiştir!
Kapının liman tarafına bakan manzarası, tarihi Gazimağusa Surlarını keşfederken ziyaret edeceğiniz duvarların en eski bölümü olan Othello Kulesi’nden daha iyi görülebilmektedir.
Cengiz Topel Anıtı
Cengiz Topel görevde hayatını kaybeden ilk pilot olarak tarihe geçmiştir. Onun kahramanca gösterdiği çabayı her zaman anmak amacıyla Lefke yakınlarında Yeşilyurt’ta bir hastan...
Cengiz Topel görevde hayatını kaybeden ilk pilot olarak tarihe geçmiştir. Onun kahramanca gösterdiği çabayı her zaman anmak amacıyla Lefke yakınlarında Yeşilyurt’ta bir hastanenin ismi 1975 yılında Cengiz Topel Hastanesi olarak değiştirilmiştir.
Aynı zamanda, Lefke yakınlarındaki Gemikonağı köyündeki sahil şeridine, paraşütle indiği noktaya Şehit Hava Pilot Yüzbaşı Cengiz Topel Anıtı dikilmiştir. Bu anıt onun kahramanlığını hatırlatan halka açık manevi bir hatıradır.
Türkiye’de İzmit yakınlarında bulunan bir Türk Hava Kuvvetleri üssünün adı Cengiz Topel Deniz Hava Üs Komutanlığı olarak değiştirilmiştir. Eskişehir’de ise anısına yapılmış uçuş kıyafetiyle betimlenmiş bronz bir anıtı bulunmaktadır.
Ayrıca, Kuzey Kıbrıs’ta, Türkiye’de ve Birleşik Krallık ’ta bile bazı sokaklara, okullara ve hastanelere şehit pilotun ismi verilmiştir.
Mevlâna Şeyh Nazım Dergâhı
2014 yılında vefat etmeden önce, binlerce ziyaretçi Şeyh Nazım’ı her ay evinde ve Lefke’deki Dergâhta ziyaret etmiştir ve uluslararası takipçileri bu yaşayan tasavvuf ustasının ni...
2014 yılında vefat etmeden önce, binlerce ziyaretçi Şeyh Nazım’ı her ay evinde ve Lefke’deki Dergâhta ziyaret etmiştir ve uluslararası takipçileri bu yaşayan tasavvuf ustasının nimetlerini paylaşmak için gelmiştir.
Nazım, yıllık “500 En Etkili Müslüman” yayınında her yıl dünyadaki 50 en etkili Müslümanların arasında yerini almaktaydı, kendisinden sonra oğlu Mevlâna Şeyh Muhammed Adil Hakkani, yakından ve uzaktan gelen Sufi inançlı kimseleri tüm yıl boyunca ağırlamıştır.
Soli Antik Kenti
Lefke kasabası yakınlarında ve Güzelyurt’un güneybatısında yer alan kalıntılar günümüzde Soli sahil bölgesinde bulunmaktadır ve tarihi çoğunlukla Roma dönemine dayanmaktad...
Lefke kasabası yakınlarında ve Güzelyurt’un güneybatısında yer alan kalıntılar günümüzde Soli sahil bölgesinde bulunmaktadır ve tarihi çoğunlukla Roma dönemine dayanmaktadır.
Antik kentin izleri geniş bir alana yayılmıştır ve hala tam olarak açığa çıkarılamamıştır. Bunların hepsi siz bu eski tarihi alanı keşfederken ortama gizem katmaktadır, bu yüzden Soil antik kentini gezerken oldukça dikkatli olmalısınız!
Vouni Sarayı
Vouni Sarayı, Lefke yerleşim yerini geçince Gemikonağı’nın 9 km batısında bulunmaktadır. Bu alana, ana yoldan yön tabelasını takip edip dönüp daha sonra tepeye uzanan dar ve d...
Vouni Sarayı, Lefke yerleşim yerini geçince Gemikonağı’nın 9 km batısında bulunmaktadır. Bu alana, ana yoldan yön tabelasını takip edip dönüp daha sonra tepeye uzanan dar ve dik yoldan devam etmeniz gerekmektedir.
Çok az kalıntı kalmış olsa da tepeden bakıldığında göreceğiniz manzara gerçekten büyüleyicidir ve gelip ziyaret etmeye değecektir. Antik kalıntılara pek ilgi duymayan ziyaretçiler bile Vouni’nin benzersiz 360 derecelik manzaraları ile oldukça yüksek bir mevkide harikulade bir konuma sahip olduğunu takdir edecektir. Buraya zaman ayırmalı ve alanı keşfetmelisiniz, ama aynı zamanda Kuzey Kıbrıs’ın en iyi manzaraları arasında olduğu için burada kesinlikle manzaraların tadını çıkarmalısınız.
Vouni Sarayından baktığınızda ayrıca arkeologların büyüleyici Neolitik bulgular keşfettiği Kıbrıs’taki ilk yerleşim yeri olan küçük Petra Tou Limnidi adasını da görebileceksiniz.
Arkeoloji ve Doğa Tarihi Müzesi
u yapı, Kuzey Kıbrıs’ın flora ve faunasının sergilendiği doğal bir tarih bölümü ve adanın Neolitik ve Tunç Çağlarından kalan zengin tarihi geçmişini sergileyen arkeolojik ...
u yapı, Kuzey Kıbrıs’ın flora ve faunasının sergilendiği doğal bir tarih bölümü ve adanın Neolitik ve Tunç Çağlarından kalan zengin tarihi geçmişini sergileyen arkeolojik bir zeminden oluşmaktadır. Başka bir odada, Tumba Tou Skuru yerleşim buluntuları sergilenmektedir.
Avluda, Klasik, Helenistik ve Roma dönemlerine ait eserler sergilenmektedir.
2005 yılında yapılan keşiften bu yana, ‘Soli Altın Yaprakları’ bu müzede sergilenmektedir ve büyük arkeolojik öneme ve estetiğe sahiptir. Buradaki tüm eserlerin en nefes kesici olan bu eser, altın yaprakların ruhani tacı, ustaca ve nazikçe iç içe geçmiş halini sunmaktadır.