3. Haçlı Seferleri sırasında ele geçirildi

Girne Kalesinin görkemli surları konuşabilseydi, ne efsaneler anlatırdı.

Kale, ilk olarak Bizanslılar tarafından, muhtemelen Roma hisarının kalıntıları üzerine 7. Yüzyılda şehri Arap denizcilerinin tehdidine karşı korumak amacıyla inşa edilmiştir.

Richard the Lionheart’tan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar tüm istilacılar her çağda kalenin üzerine kendi dokunuşlarıyla eklemeler yapmıştır.

Kaleyle ilgili bilinen ilk tarihi olay, 1911 yılında Kral Richard’ın 3. Haçlı Seferleri’ne giderken, birden ortaya çıkıp kendi imparatorluğunu ilan eden vali Isaac Comnenus’u yenerek kaleyi ele geçirmesidir.

Bizans dönemine ait duvarlarla bağlantılı dört kule yapısı daha sonra tekrar güçlendirilmiştir ve Lüzinyanlılar tarafından genişletilmiştir ancak kale 1489 yılında Venediklilerin eline geçmesinin ardından genel hatlarıyla bugünkü biçimine kavuşmuştur.

Venedikliler, hızla topraklarını genişleten Osmanlı İmparatorluğu’nun Kıbrıs’ı işgal etmesinden endişe etmekteydi. Osmanlıların ana karası birkaç kilometre ötedeyken ve ülkenin kuvvetleri her geçen yıl gücüne güç katarken, Venedikliler Kıbrıs sınırlarını güçlendirmeye başladılar.

Toplu saldırılara karşı savunmak ve herhangi bir kuşatmaya direnmek için Girne Kalesi’nin duvarları genişletilmiş, kalınlaştırılmış ve güçlendirilmiştir. Venedikliler kalenin girişindeki asma köprüyü yerine bugün de hala bulunan korumalı kale kontrol yapısı ile değiştirmişlerdir. Aynı zamanda, 12. yy’da inşa edilen St. George Bizans Kilisesi’ni de duvarlarla koruma altına almıştır. Osmanlılar beklenen işgali 1571 yılında yaptığında, Venedikliler kolayca savunma yapmıştır.

Girne Kalesi, şehrin ünlü limanının girişinde bulunmaktadır ve iskeleye haşmetli bir koruyucu gibi konumlanmıştır. Gezmeye değer bu kale, oldukça iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir ve halk ziyaretine açıktır.

Büyük dikdörtgen yapısıyla kalenin içerisinde bir sarnıç, zindan, kilise ve iki küçük müze bulunmaktadır ve limanı gören kale duvarları boyunca yürümenin keyfine varılmalıdır.

Girne Kalesi, Girne’nin tarihine büyüleyici bir bakış sağlamanın yanı sıra, denizcilik tarihinin en önemli ve iyi korunan parçalarının sergilendiği Batık Gemi Müzesine de ev sahipliği yapmaktadır.

Tesadüfi Keşif

Girne Kalesi’nin içinde olan bu eşsiz müzede Kıbrıs sularından kurtarılmış en eski batık gemi enkazının kalıntıları sergilenmektedir.

4. yy’a ait Yunan ticari gemisinin enkazı, 1965 yılındaki bir fırtına sırasında sünger bulmak için dalış yapan bir kişi tarafından tesadüfen keşfedilmiştir. Daha sonra, bu batik gemi 1967-69 yılları arasında Oxford Üniversitesi ve Pensilvanya Üniversitesi ’den gelen İngiliz bilim adamlarının koordine ettiği kurtarma keşif dalışıyla su yüzeyine çıkarılmıştır.

Gemi, Büyük İskender ve halefleri tarafından Akdeniz sularında denize açılmıştır. Kanıtlar, geminin MÖ 300 yıllarında sert denizlere yenildiğini işaret etmektedir ve geminin batışında korsan etkisinin olduğuna inanılmaktadır, arkeologlar batmadan önce bir saldırıya uğradığına muhtemel bir kanıt olarak geminin teknesinin içinde delinmiş noktalar bulmuştur.

Girne kalesinde sergilenen objeler, geminin yaklaşık 2300 yıl önceki son seyahatinde taşıdığı orijinal parçalardır. 15 metre uzunluğundaki tahta (Halep Çamı) gövdeli gemideki yükler arasında amfor, badem, tahıl, şarap ve Samos, Rodos ve Kos gibi Yunan adalarından gelen yükler bulunmaktadır. Mürettebat büyük ihtimalle Anadolu kıyıları ve Yunanistan’daki On İki Ada boyunca ticaret yapmaktaydı.

Gemi enkazının büyük bir kısmı çok iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir ve Girne şehir Merkezi ziyareti sırasında gezilecek önemli bir yerdir.