Duvarında “Kapıları Açan” ayeti!
Lefkoşa’ya Kuzey’den girişi sağlayan ve eski başkenti çevreleyen üç kapıdan biridir.
Lüzinyan’lardan Osmanlılara kadar, Lefkoşa bin yıldan uzun süre duvarlarla çevrili bir şehirdi. Rönesans döneminde, Venedikliler yaklaşan Osmanlı İmparatorluğu saldırısı tehdidine karşı kentin etrafını geniş surlarla tekrardan çevirmişlerdi.
Venedik surlarında üç kapı bulunuyordu. Doğu’da Mağusa Kapısı, Batı’da Baf Kapısı ve kentin en eski ilk giriş noktalarından kemerli Girne Kapısı.
Girne Kapısı Venedikliler tarafından 1562 yılında yapılmış ve İtalyan yerel valisi mühendis Francesco Barbaro’nın adıyla bir süre “Porta del Provveditore” olarak adlandırılmıştı. Buraya, kale kapısı ile hala görülebilen aslanlı Aziz Mark arması yerleştirilmiştir.
Osmanlı zaferlerinden sonra Girne Kapısının kuzeyindeki duvara Kur’an-ı Kerim’den Allah’ın “Kapıları Açan” ayetini yazmışlardır. Gerçekten de kapı o zamanlar sabah ezanıyla açılır, akşam ezanıyla kapanırdı.
1821 yılında Osmanlılar kapıyı onararak, muhafız kulübesi olarak kubbeli bir oda inşa ettiler ve adını da “Edirne Kapısı” olarak değiştirdiler. Kapının güneye bakan duvarına da aynı yıl Sultan İkinci Mahmut’un tuğrasını mermer üzerinde gösteren monogram yerleştirdiler.
Girne Kapısı yıllar boyunca mükemmel şekilde bakıldı. Bugün Lefkoşa’nın en ilgi çekici ve iyi korunan tarihi anıtları arasındadır.
Kapının iki tarafındaki yol 1931 yılında İngilizler tarafından yapıldı ve bugün de eski Lefkoşa surlarına giren ana girişlerden birisidir. Böylelikle Girne Kapısı ilk yapıldığı tarihten bugüne kadar önemini korumaya devam etmektedir.