Bir Doğa Mucizesi
Adanın Akdeniz’deki en sivri ve son ucu olan Karpaz Yarımadası adanın diğer yerlerindeki telaşlı koşturmaca hayattan çok farklıdır.
Bir uçtan bir uca seksen kilometre olan bu yarımada Akdeniz’in masmavi rengi ve yeşilin buluştuğu, sakinliği bozulmamış tek yeridir.
Diğer yerlere göre daha az kişinin yaşadığı ve ıssız altın renkli kumsallarıyla zengin Karpaz’taki yaşam benzersiz. Hala eski çağlardan kalma atların çektiği araçlarla ekin süren çiftçilerin neşeyle işlerine gittiği, adada bolca bulunan eşeklerin özgürce koşturduğu bakir bir bölgedir.
Karpaz sahilleri, suda ve karada yaşayan, sürüngenler ve göçmen kuşlar, dev kaplumbağalar ve yeşil deniz kaplumbağaları için bulunmaz bir yuvadır. Burası bu canlılar için cennet gibidir.
Maki, selvi ve fıstık çamı ağaçları bin metre yükseklikteki tepelere kadar uzanan topraklar üzerine serpilmiştir. Bu manzara sakin, usul kıyıya vuran masmavi su ile müthiş bir arka fon oluşturur.
Yarımadayı çevreleyen deniz, bölgenin en berrak ve şnorkelle dalacaklar için büyük inceleme fırsatı veren sularıdır. Ağır hareketten fazla hoşlanmayan ziyaretçiler burada daha sakin balık avına da çıkabilirler.
Doğanın değişik çeşitlerini barındıran bu nadide yarımada, Kuzey Kıbrıs’ın doğal ulusal parkıdır. Bölgede ayrıca Kantara Kalesi ile Aziz Andrew’a adanmış Apostolos Andreas Manastırı da bulunmaktadır.