Katolik Katedralinden Dönüştürülmüştür

Tarihte Aziz Sofya Katedrali olarak bilinen Selimiye Camii eskiden bir Katolik katedraliyken sonra camiye dönüştürülmüştür.

Kaynaklara göre, Lefkoşa’daki tarihte en uzun geçmişe sahip olan “bu tarihi binanın İslamiyet’in doğuşu ve Osmanlı Döneminin sonları arasında geçen bin yıl süresince Doğu Akdeniz’de inşa edilen en büyük kilise olduğu” iddia edilmektedir.

Katedralin ismi, Yunancada “Kutsal Akıl” anlamına gelen Ayasofya’dan gelmektedir. Katedralin Kutsal Akla adanması, aynı yerde bulunan Bizans katedralinden kalmıştır.

Katedralin inşasının ne zaman başladığı bilinmemektedir, eskiden orada boy gösteren Yunan katedralinin yerine aşama aşama inşa edilmiş veya hemen yanına dikilmiş olabilir. Temelinde bulunan bir taşın geçmişi 1209 yılına, yani Lüzinyanlı Kral I. Henry’nin hükümdarlık zamanına dayanmaktadır ve katedralin inşa süresi 100 yılı geçmiştir. Ancak 13. Yüzyılın sonlarında yan duvarlar ve orta gövdenin bir kısmı tamamlanmıştır.

13. ve 14. yy’da, katedral 1267 ve 1303 yıllarında meydana gelen 2 depremden dolayı zarar görmüştür. 1267 depremi, katedralin diğer kısımlarından yüksek uzun ve dar orta kısmının inşasının tamamlanmasını uzun bir süre geciktirmiştir. Aslında, katedral tarih boyunca depremlerden dolayı zarar görmüştür.

Lüzinyanların hükümdarlığı döneminde bu katedral, Kıbrıs Krallıklarına taç giyme törenlerinin düzenlendiği kilise olarak hizmet sunmuştur. Cenevizlilerin Gazimagusa’yı işgalinin ardından, katedral bu sefer de Lüzinyanlı Kudüs Krallarının, en sonunda da Lüzinyanlı Ermenistan Krallarının taç giyme törenlerine ev sahipliği yapan kilise olarak kullanılmıştır. Katedral, aynı zamanda 1310 yılında Tapınak Şövalyeleri’ne de ev sahipliği yapmıştır.

Katedral, 1326 yılında henüz tamamlanmamışken Ayasofya Kilisesi olarak kutsanmıştır.

Venedikliler Lefkoşa duvarlarını inşa ettiğinde, Aziz Sofya Katedrali şehrin Merkezi haline gelmiştir. Bu, şehrin etrafında şekillendiği Orta Çağ Avrupası katedrallerinin konumunu yansıtmaktadır.

1570 yılında Osmanlıların şehri 50 gün sürelik kuşatması sırasında, çok sayıda insan katedrali sığınma amacıyla kullanmıştır. Şehir düştüğü zaman Papos Piskoposu, kendisinden kutsal yardım ve insanları cesaretlendirmesi istenen bu binada son Hristiyan vaazını vermiştir.

15 Eylül günü kılınan ilk Cuma namazına Osmanlı veziri Lala Mustafa Paşa katılmıştır ve katedral resmi olarak camiye dönüştürülmüştür. Aynı yıl içinde, 2 minare inşa edilmiştir ve mihrap ve minber gibi İslami özellikler eklenmiştir.

Caminin ilk imamı, Osmanlı Devleti’ne bağlı Mora Yarımadası kökenli olan Moravizade Ahmet Efendi olmuştur. Tüm imamlar, Lefkoşa’nın fethedildiği zaman içilen bir anda dayanarak Cuma vaazlarından önce minbere çıkma geleneğini sürdürmüştür.

Osmanlı zamanında, tüm adadaki en büyük cami olarak şehirdeki ve yakın köylerdeki pek çok Müslüman tarafından ziyaretçi alan camiinin yanına bir Pazar kurulmuştur ve ticaret merkezi haline gelmiştir. Bu alan aynı zamanda çevreye inşa edilen medreseler ile bir eğitim merkezi olmuştur.

1874 yılında, Sultan Abdülaziz’in Lefkoşa’yı ziyaret edeceği söylentileri üzerine, binanın doğu tarafına sultandan sonra “Aziziye Kapısı” olarak adlandırılan yeni bir kapı inşa edilmiştir. Bu kapı, daha önce alanda var olan Lüzinyan camına ekleme olarak yapılmıştır ve inşasında mermer parçaları ve yakın çevredeki diğer malzemeler kullanılmıştır.

Bu kilisenin ismi camii olduktan sonra Ayasofya Camii olarak değişmiştir, bu tarihten 1954 yılına kadar bu isimle anılmıştır. 1949 yılında imamlar ezan okumak için minareye çıkmayı bırakmış ve bunun yerine hoparlörler kullanmaya başlamıştır. 13 Ağustos 1954 tarihinde, Kıbrıs Müftüsü camiinin ismini Osmanlı’nın Kıbrıs’ı fethi sırasında imparatorluğun hükümdarı olan II. Sultan Selim onuruna “Selimiye Camii” olarak değiştirmiştir.

Kilise zamanında yapılan Kıbrıslı III. Hugh ve Kudüs Kralı Amalrik’a ait mezarlıklar bulunmaktadır.

Cemaati, 5 vakit namazına çağırmak için ezan okuyan müezzinin Lefkoşa’nın dar caddelerinde yankı bulan sesi insana bir dinginlik hissi vermektedir.

Lefkoşa’daki en güzel camii olmanın yanı sıra Selimiye Camii aynı zamanda en fazla 2500 kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahip en geniş ve en çok ziyaretçi kabul eden camiidir. Hala ibadete açık olan camii, ziyaret etmek için 5 vakit namaz zamanına denk getirmeye çalışmadan günün her saati ziyaret edilebilmektedir. İçeri girmenize izin verilmektedir ancak ayakkabılarınızı girişte çıkarmalısınız ve üzerinizde uygun bir kıyafetle ve sessiz olmalısınız.

Son yıllarda, camilerin çevresindeki eski caddeler yenilenmektedir. Bunun bir sonucu olarak, Selimiye Camii civarındaki alan da canlı restoranları ve antika dükkanları gibi etrafa hayat katan işletmelerin açılmasıyla yeni bir canlılık kazanmıştır ve gece-gündüz fark etmeden turistler ve yerli halkın tercih ettiği uğrak bir nokta haline gelmiştir.

Bu ihtişamlı caminin yakınlarındaki mekanlarda, haftada birkaç gece yerli müzisyenler ve gruplar tarafından canlı müzik performansları sergilenmektedir.