Sainte-Chapelle’den Esinlenilmiş

Trafik kavşaklarının arasında cüretkarca oturan Latin St.George, Gazimagusa’nın en eski kiliselerinden biridir.

Eski şehrin kuzey kesiminde, Othello Kulesi’ne yakın, kendine özgü sivri kemerli pencereleriyle birlikte günümüze kadar kalabilmiş duvarlar erken Gotik mimarinin harika bir örneğidir.

Yapımının kesin tarihi bilinmemekle birlikte, savunucuların kiliseyi koruyabileceği müstahkem bir sipere dair kanıt, St.George’nin Lüzinyanların şehir duvarlarını henüz tamamlamadığı bir zamanda  büyük olasılıkla 13. yüzyılın son çeyreğinde, Salamis’ten çıkarılan malzemeleri kullanarak inşa edildiğini göstermektedir.

Tasarımının Paris’teki Sainte-Chapelle’den esinlendiği, Gotik mimarinin Rayonnant döneminin en yüksek başarıları arasında sayıldığı ve 1248’de kutsandığı söylenmektedir.

Günümüzde geriye kalanların ağırlıklı olarak bu kilisenin kuzey ve doğu duvarları olmasına rağmen, kalıntılar yapının başlangıcında nasıl görünebileceğini göstermektedir.

Duvarlara inşa edilen ince sütunlar, genellikle dini figürlerle veya kilisenin hayırseverlerine ait armalarla özenle oyulmuştur.

Sütunlar arasındaki duvar alanları, Gotik mimarinin ana özelliklerinden biri olan, kiliseye bir hayli güneş ışığı girmesini sağlayacak devasa pencereler ile nispeten ağırlıksız olacak şekilde yapılandırılmıştır.

Güney batı köşesinde, çatıya çıkan spiral merdivenlerin ilk basamakları görülebilmekte ve kuzey batıda, konik çatılı bir muhafız binasının kalıntıları, giriş kapısı hala belirgindir.

Çatının çizgisini takip ederek hala ok yuvalarıyla tamamlanmış koruyucu duvarların bir kısmını hala görebilirsiniz; işte araştırmacıların kilisenin şehir duvarları tamamlanmadan önce inşa edildiğine inanmasına yol açan başka bir neden.

Kuleli binaların çoğunda olduğu gibi, şehir duvarları tam koruma sağlamamış ve kilise, 1570 – 1571 Osmanlı kuşatması sırasında hasar görmüştür; hatta bunlardan bazıları hala kilisenin doğu duvarında görülebilmektedir.

Bu zamana kadar kalabilmiş tek giriş kuzeye doğudadır ve bu nispeten iyi korunmuştur. Giriş, oymalar ile çevrilidir – eliyle ağzını açan bir keşiş ve ayrıca kuzu yiyen bir aslan şeklindeki heykelcik, büyük olasılıkla duvarlardan su tahliye etmek için kullanılmıştır.

Bu yerin doğusuna birkaç dakikalık yürüme mesafesinde olan benzer şekilde adlandırılan Yunanların St. George Kilisesi ile karıştırmaksızın rotanız sizi kesinlikle bu ilginç sitenin ötesine götürecektir.

Harita